” FARKINDALIK ” deniz gibidir!
Turistik bir sahil kentinde, örneğin Alanya’da ..:) Kıyıdan bakar, farkındalık denizini izlersiniz. ‘Nedir bu farkındalık dedikleri?’ der ve o farkındalık denizine girmeye karar verirsiniz. Orada, farklı dillerde konuşan, bağıran, çağıran, çığlık atan, eğlenen insanların cıvıltıları arasında o farkındalık denizinin sahile vurduğu dalgalarının sesini duymaya çalışırsınız. Ama duyduğunuz ses size hiç bir şey ifade etmez, çünkü o suya henüz dokunmadınız, koklamadınız, su yutmadınız, farkındalık denizinde kulaç atarak suyun dokunuşunu tüm bedeninizde henüz hissetmediniz.
Sonra bir kaç adım attınız ve ayaklarınız su ile temas etti. İşte o an en büyük yanılgı yaşanır. Kıyısında kum ve daha görülemeyen bir çok şeyle karışmış farkındalık denizinin içindesiniz ve dersiniz; farkındalık denizindeyim, Ben farkındayım herşeyin, çünkü denizi hissedebiliyorum artık.
Sonra bir kaç adım daha derine ilerlersiniz, deniz seviyesi belinize kadar gelir, dalgalar vurdukça su seviyesi, karnınızdan ve göğsünüzden yukarıya çıkar. Karnınıza yaptığı ani basınçla nefesiniz kesilir. Çarpan dalga sizi bir kaç adım kadar geri kıyıya savurur. Dalgaların sesini duymanızı zorlaştıran o insan seslerini, cıvıltıları duymazsınız o anda. Çünkü farkındalık denizi seçicidir, ilk zorluklar karşısında nasıl tepki vereceğinizi bilmek ister. Sizi sınar; Vaz mı geçeceksiniz acaba, yoksa ne pahasına olursa olsun yolunuza devam mı edeceksiniz!
Kararlısınız! ve gelen yüksek bir dalga ile aynı anda ayak ve bacaklarınızdan güçlü bir destek alarak sıçradınız, dalgaya karşı kulaç atmaya başladınız. İkinci dalga artık daha hafif geliyor, sizi zorlamıyor ve üçüncü daha hafif ve daha da hafif.. olduğunuz yerde deniz çarşaf gibi dümdüz artık.
Biraz açıldınız açıklara doğru, artık o insan sesleri cıvıltılar da yok, dalga sesleri de.. Bir dinginlik, durgunluk var zihninizde. Ne olduğunu anlamıyorsunuz ama yorulmuş olmanıza rağmen daha da açıklara gitmek istiyorsunuz. Farkındalık Denizi derinleştikçe, suyun kaldırma kuvveti de artıyor ve artık su yüzünde kalmak için çok daha az çaba harcıyorsunuz. Aniden enerji yüklendiğinizi hissediyorsunuz. Kıyıda iken dalgaların bulandırdığı suda yarım metre derini bile göremezken, on-onbeş metre olan bu derinlikte güneş ışınlarının deniz altındaki kumlara yansımasını izliyor, o deniz altı doğasının ışık şöleninin keyfini çıkarıyorsunuz.
Biraz daha açıldınız ve artık kıyıyı göremiyorsunuz, nereden geldiniz? ne yöne gidiyorsunuz? hiç bir fikriniz yok.. Endişelenmek de yok.. yalnız değilsiniz, kıyının gözden kaybolduğu anda size eşlik edecek dostlarınız ortaya çıkıveriyorlar :)) Önce denizlerde yunuslar, okyanuslara açıldıkça balinalar vs.. Farkındalık denizleri ve okyanuslarındaki seyahatinizde onlar size eşlik ve rehberlik ediyorlar. Tüm denizleri ve okyanusları dolaştınız, derinlere daldınız yüzeylere çıktınız, Yeryüzünün tüm farkındalık sularında seyir ettiniz ve dünyayı dolaşarak yolculuğa ilk başladığınız sulara geldiniz ve dediniz ki; Farkındalık denizinin her damlasını yudum yudum içtim, ‘tam bir fakındalık hali’ndeyim..
Ama henüz değilsiniz, olamazsınız da.. çünkü siz, diğer denizlerde dolaşırken geride bıraktığınız sular buharlaştı gökyüzüne yükseldi, yoğunlaştı yeryüzüne tekrar indi ve akarak tekrar o farkındalık denizi ile buluştu. O yeniden geldiğiniz sular artık o geride bıraktığınız sular değil..
Onun için ‘tam bir farkındalık hali’ne ulaşma yoktur. ‘Deniz’ sonludur ama ‘Farkındalık Denizi’ sonsuz !
Sevgi ile ve daima farkında kalın !
hasan makam