Olayları ya da insanları değil fikirleri konuşalım ki, zihinler aydınlansın, akıllarda soru işaretleri kalmasın, yolda giderken önümüzü net bir şekilde görelim, berrak olsun ki zihinler, kanal olduğumuz enerjileri önce biz düşünce kargaşalarımız ile tüketmeyelim !
Bu konu ile ilgili bir kaç yazı yazmıştım ama ertelenen kitap için derleme olmayınca dağınık, neyin nerede olduğunu bulmak zor, Yinede burada azda olsa tasavvuf bilgisi ve şifacılık deneyimlerime dayanarak -tüm fikirlere açık bir kalp ile – nacizane kendi fikrimi özet geçmek istiyorum..
TEK olan sadece ALLAH’tır! Yeryüzünde yarattığı her şeyi ZITTI ile KAİM yaratmıştır. erkek-dişi, iyi-kötü, hastalık şifa gibi.. Yarattığı her oluşun -çoğu zaman içerisinde- o anda karşıtını da yaratmıştır. Adem’i yarattığı anda kürek kemiğinde -mecaz- Havva anamızı da yaratmıştır(erkek-dişi).
Yer yüzünde doğanın(bütünün) dengesini sağlamak için açığa çıkan bir oluş insana hastalık, hayvana ya da bitkiye şifa olabilir. Sürekli solunumda İnsanı öldüren CO2 in bitkiye hayat vermesi gibi.. (bu, hastalık neden var sorusunun cevabı idi :))
Allah insan için hastalık olarak yansıyan bir şey yarattığı aynı anda onun şifasını da bitkilere, minerallere, havaya, suya, toprağa, vs. ve bütün bu fiziksellerin temelini oluşturan enerjilere saklayarak yaratır. Nasıl ki hastalıklar tek değil, çeşitli ise ve sürekli değişen hastalık tipleri ortaya çıkıyorsa, bunların şifaya sebep kılınan araçları da değişiyor. Bu sonsuz çeşitlilik içerisinde tek bir enerjiyi kullanmak, Eczaneden alınan bir asprin ile tüm medikal sorunları çözmeye çalışmak gibi.. Ya da daha da spesifik hale getirelim; Yüksek tansiyonu olan bir hastaya, her ikisi de tansiyon ilacı diye düşük tansiyon hastasına verdiğimiz ilacı verirsek, maazallah, adama sebep oluruz ..
‘Allah’ zikri ve ‘Esma-ül Hüsna’larda da böyledir.. Tasavvuf bilgisi olan arkadaşlarımız bilirler. Sadece İslam Tasavvufunda değil, diğer inanç yapılarının öz olan derin öğretilerinde, yani özünden sapmamış , Peygamberlerden bu yana dizden-dize elden-ele bire-bir Mürşid’lerden ders alanların yolunda, Tek ve İlahi Olan’ı işaret eden isim -ki son peygamber ile bildirilen ve kıyamete kadar isim olan ‘ALLAH’ kelimesi, beynin nöronlarını ve Kalp açık ise (göğüs şerh edilmiş ise) kalbi tetikler.
‘Allah’ isminin tekrarı(zikri) tüm esma’ların tecellisini aynı anda eşit oranda sağlar. Beynin nöronlarının tetiklenerek henüz uyuyanların uyanarak aktif hale geçerek aktive olmaları(data da yeni bir alan açmak gibi..) ve Kalbin karanlıklardan kurtularak Aydınlanması’nın belli bir zaman dilimi içerisindeki kapasitesi bellidir. Kişiye göre değişir ve kapasitenin üzerine çıkmaya çalışılıp çok zorlandığı zaman dengesizlikler oluşur. Örneğin 5000 tekrar yarım saat sürer. Bu yarım saatin tamamı Allah ismi ile tekrar yapılırsa, bütün esma-l hüsnalar eşit oranda ama pay edilerek tecelli eder.. Örnek daha anlaşılır olması için, 100 dk. Allah ismi ile yapılan zikir her bir esma ile 1’er dk. zikir yapılmış gibi tecelli eder. Bu neden ile Mürşid öğrencisine Vird ‘ödev’ verdiği zaman örneğin ‘7000 zikir’ der. Allah’ın o Mürşide, öğrencisi için bildirdiği özel esmaları ve sayılarını Mürşid de öğrencisine söyler. Kalpte olanı ve en derin şekilde mahiyetini bilen sadece Allah’tır ve O kalbin ilacının hangi esma-lardan kaçar tekrar olacağını Mürşide verir, O da öğrencisine bildirir. Bir süre devam eder, kalbin iyileşmesine göre (nefsin karanlıkları yerini Ruh’un aydınlıklarına bırakma süresine göre) zikir ve esma sayıları sürekli artarak değişir. Bazen de azalması gerekebilir, bunlar tamamen Mürşide bildirilen sayılardır. Öğrenci Manevi yükselişinin bir döneminde artık kendi hangi esma/lar-ın tecellisine ne kadar ihtiyacı var, bunların bilgisini almaya başlar..
ŞAFİ’ esması ise Şifa enerjilerinin tümünü kapsarken, bitkide başka bir formda, havada, suda başka formlarda, mineral, taşlarda başka vs.. aklımızın alamayacağı şekillerde farklı formalarla yeryüzünün her zerresine dağılmıştır.
Reiki yani ‘Evrensel Yaşam Enerjisi’nin bu bağlamda yerinin tam olarak nerede olduğunu açıkçası henüz tam olarak çözemedim ancak bildiğim şu ki; Esma-ül Hüsna da bile bu kadar çeşitlilik varsa, esmalardan sadece biri olan Şafi’ esması bile yeryüzüne sayısız formlarla dağılmışsa, Reiki ve Diğer Şifa Enerjilerinin tek bir formda çalışması gibi bir düşünce bana göre Reiki’yi ilahlaştırıp, kişiyi gizli şirke kadar götürebilecek bir bakış açısı olurdu.
Konunun aslında bir çok yönü var aynı sonuçlara işaret eden.., ama zaten çok uzun yazdım yine çoğumuz sıkılıp okumayacak biliyorum :))
Yine de, Bilimsel olarak da; Kuantum Fiziğinin ve bilimin tüm şifacılar tarafından çok iyi derecede bilinmesi gerektiği kanısındayım.. Günümüz teknolojisi; hastalıkların enerjisel frekansarını (sıklığını), dalga boylarını artık rahatlıkla ölçebiliyor ve aynı şekilde şifacının ellerinden akan ya da niyeti ile bir yerde aktive ettiği enerjinin de tüm parametreleri sayısal olarak da karşımıza çıkıyor. Kuantum Fiziği Teknlojisi ile tedavilerin çıkış noktası da bu idi zaten.. Şu anda bildiğimiz el kameraları var, enerjinin resmini çeken ve resmin hangi koordinatındaki enerjinin parametreleri veri olarak ekranda görünebiliyor. Farklı Şifa enerjileri ile suyun şarj edilmesi ile her enerji için suyun moleküler yapısının o enerji frekansına özel formlara dönüştüğü görülebiliyor. Yaklaşık 15-20 sene önce bu konular bilimsel olarak kanıtlandı ama biz halen zihnimizi meşgul edip enerjimizi tüketecek şekilde bu konunun etrafında dolaşıp duruyoruz. Bu soru bana sık sık geldiği için artık, sanırım yorulmaya başladım :))
Kainatın tüm sırlarına ermiş Hz Peygamber’den Hz Ali’ye damlayan ilim, kainatın sırlarını barındıran bir nokta evet ve ilim Müslümanın yitik malıdır, Çin’de de olsa gidip alır. Gitmeyenler de kendinden bir şeyler uydurur, ilim üstüne ilim ekler bazı varlıkların etkisi ile.. Genellikle ego devrede ise, kişi kendisini tam olarak iyileştirmeden başkalarını şifalandırmaya soyununca olur bütün bunlar. her zaman söylediğimiz gibi; başkalarına riske atmamak için Şifa Enerjilerini kullanarak İLK ÖNCE KENDİMİZİ TAM OLARAK İYİLEŞTİRELİM ! biz şifacılar henüz şifalanmamışsak, başkasına neyin kanallığını yapıyor olacağız acaba ..
Önüne gelen şifacı ermiş evliya olmuş, Üst benlik(Allah’ın insan üzerindeki temsilcisi, emanet olan RUH) ile konuşup izin alıyor :)) Melekler ile sohbet muhabbet maaşallah, özel istekler vs. 🙂 (Allah islah etsin’) . Allah bile tercihleri önüne sunup insanın özgür iradesine müdahale etmezken, başkalarının irade koyma özgürlüğünü hiçe sayarak, onlardan rıza almadan kendi arzuları doğrultusunda Reiki’yi, büyü-muska gibi kullanmaya çalışma gafletinde bulunmalar, Sevgili bulmak için Reiki, para kazanmak için Reiki .. :)) Henüz kendisi maddi sorunlarını aşamamış insanların başkasına bolluk bereket reikisi ile şifa uygulamaya kalkması 🙂 Kendi özel ilişklerinde sorunlar bitip tükenmezken başkalarının ilişkilerini reiki ile düzeltmeyi vaad edenler oldukça, İlim üstüne uyduranlara destek olan negatif varlıklar çok olur.. Her şeyi de her zaman o varlıklara bağlamamak lazım, insanoğlunda öyle bir ego var ki, çoğu zaman başka hiç bir olumsuz etkiye ya da tesire ihtiyaç kalmaz :))
Şifacılıkta da bilerek ya da bilmeyerek amacından saptırılmış bilgiler var tabii ki ama Enerjinin çeşitliliği konusu bilimsel olarak kanıtlanmış su götürmez konular.. Şifacılıkta, düşük titreşimli bir enerji hastalık demektir ve yüksek titreşimli, aynı dalga boyu ve sıklık yakalandığı anda şifada nokta atışı yapılmış olur.. İleri kunatum fiziği yöntemleri de bu tedavileri teknik ve bilimsel yöntemleri kullanarak yapıyor zaten.
Bir hastalık şifa bulacaksa, sebep biz olsak da olmasak da o iyileşme gerçekleşecektir zaten. Şifa gibi ulvi bir amaca gönüllü isek, bu şifaya araç olan şifa enerjileri gibi biz de gönüllü araçlarız sadece. Kendimizi de bir HİÇ olarak görüp, bu şifaya sebep kılındığımız için Allah’a her an tüm kalbimizle şükür etmedikçe, gerçek amaca hizmet eden gerçek şifacılar değil, o ilmi saptıranlardan oluruz Allah korusun ..
Farkında ve her an şükürde kalın lütfen <3
hasan makam